İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Lideri Ekrem İmamoğlu’nun, 31 Mart 2019’da yapılan belediye başkanlığı seçimin iptal edilmesinin akabinde yaptığı basın açıklamasında YSK üyelerine “alenen hakaret” ettiği gerekçesiyle 1 yıl 3 ay 15 günden 4 yıl 1 aya kadar mahpus talebiyle yargılandığı dava ertelendi.
İmamoğlu, dava ile ilgili yaptığı açıklamada şunları kaydetti:
“Sanık olarak yargılandığım bir duruşma yapıldı bugün. Bu davada dört yıla kadar mahpusum ve siyasi yasaklı olmam istendi. Öncelikle tekrar söz edeyim. Bu süreçte hukukun bu formda bir mahkemeyi açıyor olması bile aslında talihsizlik.
Uzun vakittir muhalefeti bastırmak için yargıyı silah üzere kullanma geleneği oluştu. Bu manada kullanıldığı tek kişi elbette ben değilim. Yalnızca son bir ayda yaşadığımız olaylara bakalım. Seyahat Davası’nda yıllarca ceza verilmiş hemşehrilerim, yol arkadaşlarım var içerisinde. Sayın Canan Kaftancıoğlu davası, ki hakkında bir diğer dava yarın görülecek. Genel Liderimiz Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na yapılan linç teşebbüsünde verilen cezalarla kıyaslıyoruz. Toplumu germek istiyorlar.
Bugünkü iktidarın mevcuttaki siyasi takımları bile bu yapılanları şu an anlamakta zahmet çekiyor.
Yargıyı bilhassa inancı sarsan bu kararlarla birebir vakitte itibarsızlaştırdıkları bir alan da oluşuyor. Birebir vakitte ülkemizin, milletimizin bir ortada duruşunu var eden duyguyu yani adalet duygusu noktasında hepimizin başını yere eğen bir durum. Bu manada yargıyı tahakküm altına alıyorlar ve almaya devam edecekler üzere gözüküyor. Her yol mübahmış üzere hareket ediyorlar. İktidar ne derse dersin muhalefet rastgele bir şey söyleyince çabucak hata kavramıyla karşı karşıya geliyor.
İçişleri Bakanı’nın bana ‘ahmak’ demesine karşılık verdiğim halde… Aslında kelamını kendisine iade ediyorum. Buradan yola çıkarak YSK’ya demişim üzere dört yıl mahpus ve siyasi yasak istenen davada yargılanıyorum. Tam da benim yargılandığım gün TBMM çatısı altında Sayın Cumhurbaşkanının milyonlarca beşere dönük konuşmasında benim söz edemeyeceğim bir hakareti daima birlikte gördük. Biz de toplumu temsil eden beşerler olarak bazen vatandaşı bazen kendimizi savunurken bu kelamları iade etmek zorunda kalıyoruz. O güne baktığınızda ‘Sözünü iade ettim’ dedim. ‘Söze bakarım kelam mü diye adama bakarım adam mı diye’ dedim ve Allah’a havale ettim. Bizim ahlakımız anca buna müsaade ediyor.
Hukuk geldiğimiz ortamda ne yazık ki herkese eşit değil. Birilerine her türlü hakaret, küfür hür. Buna bir an evvel son vermemiz gerekiyor. Neden bu türlü yaptıklarına bakmak lazım. Kaos yaratma gayreti içindeler. Bu kaosu yaratmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Muhalif her sesi kısmak, kendilerine karşı insanları bertaraf etme gayreti içindeler lakin buradaki heyet yalnızca milyonlarca insanın bir sesi. Çok beklerler, bu türlü bir şeyi asla ve asla başaramayacaklar.
Bu halk çok zeki. Kışkırtmalarınıza, kaos yaratma gayretlerinize, günahsız insanları sokağa dökerek gerginlik yaratma ortamı hevesinize geçit vermeyecek. Bu milletin o bir avuç beşere, iktidarda her konuya hakim olduklarına inanan bir avuç beşere bu ülkenin sade vatandaşları, vatandaş olduklarını öğretecekler. Hala üzerinde tepindiğiniz, hala acısını hissettiğiniz, bu nasıl olur diye hırpalandığınız İstanbul seçimlerinin üstünden 3 yıl geçmiş. Kendi insanlarınız bile seçimi iptal etmenin ne kadar yanlış olduğunu kabul etmelerine karşın birebir uygulamalara devam ediyorsunuz.
“Kaybedince ‘Hüngür hüngür ağladım’ diyecek kadar hırslı”
İçişleri Bakanı deyip geçmeyin seçim güvenliğinden sorumlu birinci ya da ikinci kişidir. Seçim akşamı bile vazifesini ihmal edip rakibimle toplantı yapacak kadar misyonunu ihmal edecek bir kişiydi. Seçimi bilakis çevirmek için İstanbul’un kimi ilçelerinde elinden geleni gerisine koymamış birisiydi. Kaybedince ‘Hüngür hüngür ağladım’ diyecek kadar hırslı birebir vakitte sulugöz birisiymiş onu anladık. Bir kentte lokal idare sandıkla değişince neden hüngür hüngür anlar? Neyi kaybettin? Üstün vatandaşlarımızın bunu anlaması lazım. Tek ağlamalarının sebebi onlar buranın kendi malı, mülkü olduğu algısına kapıldılar. Tıpkı hisleri bu ülkenin her safında düşünüyorlar. Bu türlü bir hülyada, rüyadalar. Alıştılar ağlamaya önümüzdeki seçimde de inşallah onları daima birlikte hıçkıra hıçkıra ağlatacağız.
“Yargıyı istismar etmeyi bırakın”
YSK’yı ve yargıyı istismar etmeyi bırakın. Yapılan bütün bu ataklar bizim dayanma gücümüzü büyütüyor. Bizim inancımızı artıyor. Toplumla bağımızı güçlendiriyor, sizin gerçek yüzünüzü daha çok ortaya çıkarıyor. Gönül bunu istek etmez. Etik kuralları olan bir uğraş verelim isteriz ancak siz bunu istemiyorsunuz. Keşke o denli bir alan oluşsa ve yanlışsız düzgün süreçleri konuşabiliyor olsak. Tek derdiniz ekonomiyi, yolsuzlukları unutturmak. Çocuklarımızın, gençlerimizin dertlerini unutturmak. Daha fazla omuz omuza vereceğiz. Önümüzdeki yıl genel seçime her birimiz bir nefer olarak çalışmaya devam edeceğiz. Yeni seçkinler, yeni bir avuç beşerler yaratmadan adil bir süreci var etmek için bunu yapacağız.”